Feline Lösemi Virüs (FeLV) kedilerde en sık görülen enfeksiyöz hastalıktır ve ABD’de toplam kedi popülasyonunun %2-3’ünü etkilemektedir. Hasta veya riskli kedilerde daha sık (%30’unda) karşılaşılır. Maalesef geliştirilen aşılamalar ve düzenli test yapılmasına rağmen son 25 yılda hastalığın yoğunluğunda çok ufak miktarda bir azalma meydana gelmiştir.
Persiste (kalıcı, klinik semptom göstermeden hastalığı barındıran) kediler FeLV enfeksiyonunun kaynağıdır. Virüs enfekte kedilerin salya, burun akıntısı, idrar, dışkı ve sütleri ile saçılır. Kediden kediye geçiş ısırık yaraları, temizlenme-yalanma davranışı ve daha az olarak da ortak dışkı ve/veya mama kaplarından şekillenir. Ayrıca doğum anında veya doğum sonrasında bakım sırasında enfekte anneden yavrulara geçiş şekillenebilir. FeLV oda koşullarına dirençli değildir ve 1 saatten daha az süre sonunda yıkımlanır.
FeLV enfeksiyonu açısından en büyük risk altında olan kediler, enfekte kedilere uzun süreli yakın temas veya ısırık yaraları yoluyla maruz kalabilen kedilerdir. Bu tür kediler, enfekte kedilerle veya enfeksiyon durumu bilinmeyen kedilerle yaşayan kedileri, enfekte olmuş bir kedi tarafından ısırılabilecek şekilde dışarıya çıkan kedileri ve enfekte annelerden doğan yavru kedileri içerir.
Yavru kediler, FeLV enfeksiyonuna yetişkin kedilerden çok daha duyarlıdır ve bu nedenle maruz kalmaları durumunda en büyük enfeksiyon riski altındadır. Bununla birlikte, sağlıklı yetişkin kediler bile yeterince maruz kalırsa enfekte olabilir.
Klinik Belirtiler
FeLV, bir kediyi birçok yönden olumsuz etkiler. Kedilerde kanserin başlıca nedenidir. Ayrıca çeşitli hematolojik bozukluklar ile diğer enfeksiyonlara karşı koruma sağlayan bağışıklık sisteminin baskılanmasına kadar hastalıkları şekillendirir. Bu nedenden dolayı sıradan bakteri, virüs, protozoa ve mantarlar normalde hastalık yapabilme kabiliyetinde değil iken FeLV ile enfekte kedilerde ciddi hastalıklara neden olurlar. Bu sekonder enfeksiyonlar, FeLV ile ilişkili birçok hastalıktan sorumludur.
Hastalığın erken safhalarında, kedilerin hiçbir klinik belirti göstermemeleri yaygındır. Zamanla (bazen haftalar, aylar hatta yıllar sonra) enfekte kedinin sağlığı kademeli olarak kötüleşir ve bu tablo döngüler halinde seyreder. Kedinin sağlığı göreceli olarak çok değişkendir.
• İştah kaybı
• Devamlı kilo kaybı
• Kötü tüy yapısı
• Büyümüş lenf yumruları
• Devamlı ateş
• Kızarmış diş etleri ve mukozalar
• Diş etlerinin enfeksiyonu (gingivitis) ve ağız yangısı (stomatitis)
• Deri, idrar kesesi ve üst solunum yolu enfeksiyonları
• Kronik ishal
• Nöbet, davranış değişimleri ve diğer nörolojik belirtiler
• Çeşitli göz bozuklukları
• Abort/veya üreme bozuklukları
Teşhis
FeLV P27 ismi verilen bir FeLV proteinini belirlemeye yarayan iki test teşhis için genellikle kullanılan testlerdir. Kliniklerde uygulanabilen ve ELISA yöntemine dayalı olan test, virüsün erken dönemde dolaşımdaki parçacıklarının belirlenmesinde kullanılır.
Diğer test olan IFA testi ise ELISA ile pozitif olan vakaların teyidi ve hastalığın ilerleyen safhalarda olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır. IFA testi enfeksiyonun daha ileri safhasında ortaya çıkan partiküllerin varlığını belirlemede kullanılır. IFA testi ile pozitif bulunmuş hayvanlar ömür boyu etkeni taşırlar. PCR testi ise virüsün DNA’sının tespitine dayanır ve kemik iliğinin enfeksionunun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır. Hangi testin kullanılacağı konusunda veteriner hekiminize başvurunuz.
Tedavi ve Koruma
Tedavide virüs yükünü azaltan birkaç seçenek bulunmakla birlikte bu tedavilerin belirgin yan etkileri mevcuttur ve her vakada başarılı sonuç alınamayabilir. Maalesef FeLV için kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Veteriner hekimlerin öncelikli hedefi ortaya çıkan hastalık semptomlarını düzelmektir (ör. antibiyotik kullanımı, kan nakli gibi).
FeLV’den korunmanın tek kesin yolu pozitif kedilerden uzak durulmasıdır. Kedilerin dışarı ile temaslarının kesilmesi, enfekte kedilerden uzak tutulması önerilmektedir. Eğer dışarıya çıkış serbest bırakılıyor ise kedilerin gözetim altında gezinebileceği ve kavga etmelerinin engelleneceği bir ortam sağlanmalıdır. Evdeki bütün kediler FeLV testine tabi tutulmalı, pozitif ve negatif kediler birbirinden ayrılmalıdır. Yemek ve su kapları ile dışkı kapları ayrılmalıdır. Maalesef virüs pozitif kedilerin birçoğu diğer kediler ile beraber iken pozitif olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarz durumlarda bütün kediler teste tabi tutulmalı ve negatif kediler ile pozitifler ayrılmalıdır.
FeLV’ye karşı göreceli olarak başarılı olan bir aşı bulunmakta fakat %100 bir koruma sağlamamaktadır. Ayrıca rutin yapılması gereken aşı olarak değerlendirilmemektedir. Enfektif olmayan bir kediye aşı yapılması konusunda hasta sahipleri veterinerleri ile konuşarak risk unsurları değerlendirilmeli ve ona göre protokol oluşturulmalıdır. Aşılanmış kedilerin tümü aşı ile korunmayacağından, aşılanmış evcil hayvanlar için bile maruz kalmanın önlenmesi önemlidir. FeLV aşıları ELISA, IFA veya diğer mevcut FeLV testlerinde hatalı pozitif FeLV sonuçlarına neden olmaz.
Prognoz
FeLV teşhisi duygusal olarak yıkıcı olsa da FeLV'li kedilerin uzun süreler boyunca normal hayatlar yaşayabileceğini anlamak önemlidir. FeLV teşhisi konduktan sonra kediler için ortalama hayatta kalma süresi 2,5 yıldır. Bir kediye FeLV teşhisi konulduktan sonra, kilo, iştah, aktivite seviyesi, ağız ve gözlerin görünümü ve davranışlarının dikkatli bir şekilde izlenmesi, bu hastalığı yönetmenin önemli bir parçasıdır. Bu alanların herhangi birinde herhangi bir anormallik belirtisi, bir veteriner hekime hemen danışmayı gerektirmelidir.