Kedilerin karaciğerleri tarafından gerçekleştirilen ve hayati rol oynayan pek çok rol arasında yiyeceklerin sindirilmesi vardır. Bu sindirim süreci karaciğerin safra sistemi yoluyla karaciğerden safra kesesine giden yeşilimsi-kahverengi bir sıvı olan safranın üretimine ve salınımına dayanır. Safra daha sonra bağırsaklara iletilene kadar safra kesesinde depolanır. Hormonal sinyallere yanıt olarak safra kesesi kasılır ve safra kanalı yoluyla ince bağırsağa iletir. Burada besinlerin yağlarının parçalanması gibi gerekli sindirim işlemlerini gerçekleştirir.
Kedi karaciğer hastalığının en yaygın nedenleri arasında karaciğer ve safra sisteminin yangılanmasıyla karakterize bir durum olan kolanjiyohepatit vardır. Kolanjiyohepatits ve hepatik lipidoz (yağlı karaciğer) kedilerde görülen karaciğer hastalıklarının yaklaşık üçte ikisini oluşturur.
Yangı sebeplerden biri bağırsakların yakınındaki bir bölgeden (ör. pankreas veya ince bağırsakta) başlayan ve daha sonra safra yoluna ilerleyen bakteriyel bir enfeksiyonudur. Bu, vücudun bakterilerle savaşmak için nötrofilik hücrelerin yangıya neden olmasından kaynaklıdır. Süpüratif (iltihap oluşturan) olarak adlandırılan bu enfeksiyon antibiyotik tedavisine olumlu yanıt verir.
Daha yaygın olan diğer durum ise lenfosit adı verilen hücreleri etkileyen bağışıklık aracılı bir fenomendir. Bu vakalar (süpüratif olmayan) antibiyotiklere yanıt vermemektedir. Bu yüzden genellikle bu tür kolanjiyohepatiler steroidler gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla tedavi edilir.
Her iki durumda da yangı, safranın düzgün akışını bozarak karaciğer ve safra kanallarında tıkanmasına neden olur. Safra kostik bir sindirim sıvısı olduğu için, karaciğerden normalde akıcı geçişi engellendiğinde önemli doku hasarına neden olmaktadır. Kolanjohepatitisin genel belirtileri arasında iştahsızlık, ateş, kusma ve sarılık bulunur. Sarılık gözün beyaz kısımlarının sarı renk olarak görünmesine neden olur.
Karaciğer tümörleri, FIP ve hepatik lipidoz gibi klinik belirtiler diğer karaciğer bozukluklarındakilere benzer olduğundan kolanjohepatit teşhisi için çeşitli testlere ihtiyaç duyulabilir. Bazı durumda, karaciğeri ve safra kesesini incelemek için deneysel laparotomi gerekmektedir ve bunun sonucunda kolanjohepatitin şüphesi varsa teşhisi doğrulamak için karaciğer biyopsisi yapılabilir. Karaciğer biyopsisi, kolanjiyohepatit türleri arasında da ayrım yapacaktır çünkü tedavi kolanjiyohepatit tipine bağlı olarak değişmektedir.
Genel olarak, kedilerde kolanjiyohepatitinin prognozu tahmin edilemez. Eğer hastalık erken bir aşamada teşhis edilirse hastalığın süpüratif formu olan bazı kediler antibiyotik tedavisine iyi yanıt verebilir ve sonuçta normale dönebilir. Süpüratif olmayan tip için etkili şekilde tedavi edilen kedilerde uzun vadeli remisyon mümkündür. Bununla birlikte, hastalık ilerlerse her iki kolanjiyohepatit türünde de prognoz zayıftır. İleri kolanjiyohepatitis, hayati önem taşıyan safra kanalı dokusunun sert bağ dokusu ile değiştiği safra sirozuna ilerleyebilir. Bu süreç şiddetli kolanjiyohepatitisin son aşaması olarak kabul edilmekle birlikte nadiren görülür. Çünkü şiddetli kolanjiyohepatitisli ve teşhisi geciken kediler siroz gelişecek kadar uzun süre hayatta kalmazlar. Hızlı ve erken bir tedavi, tedavinin başarılı olma şansını en üst düzeye çıkaracaktır.